Pandemi ile birlikte toplumda artan stres, endişe ve kaygılar uyku problemlerini de beraberinde getiriyor. Uykusuzluk veya düşük uyku kalitesi ise kaygı bozukluğu, depresyon, kalp ve dolaşım yolları hastalıkları, obezite gibi çoğu sağlık problemini de beraberinde getiriyor.
- Pandemi sürecinde yaşanan uyku sorunlarının %25 seviyesinden %50’lere ulaştığını söyleyen Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Erdem, koronasomnia gibi uykusuzluğun ve Covid-19’un birleşimi sonucu ortaya çıkan yeni bir sağlık problemi olduğunu da hatırlatıyor.
Uyku, yaşam kalitemizi belirleyen, zihinsel ve fiziksel sağlığımızı yenilememizi sağlayan, yaşamımızın üçte birini kapsayan oldukça önemli bir faaliyet… Ancak pandemi koşullarıyla beraber pek çok insan uyku sorunlarıyla karşılaşmaya başladı, sağlıklı ve düzenli bir uyku önemli ölçüde zorlaştı.
Yataş Uyku Kurulu uzmanlarından Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Erdem uykusuzluk veya düşük uyku kalitesinin kaygı bozukluğu, depresyon, kalp ve dolaşım yolları hastalıkları, obezite gibi çoğu sağlık problemini de beraberinde getirdiğini hatırlatıyor. Özellikle Covid salgınına karşı güçlü tutmamız gereken bağışıklığımızın gece yaşanılan uyku sorunlarıyla giderek düştüğünü söyleyen Uzm. Klnk. Psk. Erdem, “Birçok uzman günde yedi saatten az uyumayı yetersiz olarak tanımlıyor ve bu günlük performansımızı olumsuz yönde etkileyebiliyor. Yetersiz uyku bireyin hata yapma ihtimalini ve tepki verme süresini artırıyor, konsantrasyon ve motivasyonu azaltıyor” diyor.
Pandemiyle birlikte koronasomnia ortaya çıktı
Yapılan araştırmalara göre pandemi sürecinde yaşanan uyku sorunlarının %25’lerden %50’lere ulaştığının altını çizen Uzm. Klnk. Psk. Erdem, bu artışın nedenini şöyle açıklıyor: “Uyku sorunlarının ilk nedenlerinden biri günlük rutinlerimizin ve bulunduğumuz ortamların kökten değişmesi. Bu durum vücut saatimizi korumayı zorlaştırıyor. İş ve okul ortamlarının ofis, okul gibi resmi mekanlardan ev ortamına taşınması insanların geç saatlere kadar uykusuz kalmasına neden oluyor. Uykuya dalma zorluğu veya uykunun belirsiz aralıkla bölünmesi sonucu ortaya çıkan insomnia rahatsızlığı pandemi döneminde de kendini çok daha fazla gösteriyor. Hatta uzmanlar bu artışa bağlı olarak yeni bir durum olan “koronasomnia” yani uykusuzluğun ve Covid-19’un birleşimi sonucu ortaya çıkan rahatsızlık terimini ortaya attı. Bu noktada koronasomnia’nın sebeplerini Covid-19 bağlamında yeniden inceleyebiliriz. İnsanlar pandemi öncesinde bulundukları normal iş ortamlarında sürekli tetikte ve konsantrasyon durumunda oldukları için dikkatlerini yaptıkları işe daha uzun süreli şekilde verebilmekteydi. Ancak, pandemiden sonra çoğu zaman evde olmuş olmanın verdiği rahatlıktan dolayı sürekli uyku halinde oldukları gözlemlendi.”
Yalnızlaştıkça stresten kurtulamıyoruz
Pandemiyle birlikte hasta olma, sevdiklerini kaybetme, rutinlerinin bozulması gibi sebeplerle pek çoğumuzun stres seviyesinde artış yaşanabiliyor. Yaşanılan bu stres, adrenalin seviyemizin artmasına ve gece boyunca uykuya dalma sorunu yaşayabilmemize neden oluyor. Ayrıca Covid-19 ile birlikte sosyal aktivitelerimizin azalması, arkadaş gruplarımızla görüşmelerimizin bitmesi, yalnızlaşmamız stres atma ortamlarımızın azaldığı anlamına geliyor. Stres azaltan bu faaliyetleri gerçekleştirmememizin uyku problemi yaşamaya neden olduğunun altını çizen Yataş Uyku Kurulu uzmanlarından Uzm. Klnk. Psk. Erdem, genel belirsizlik hali, işten çıkarılma oranlarının artması ile gelecek kaygısı ve kontrol yitimi hissinin de stres faktörünü önemli ölçüde tetikleyerek uykusuzluğun baş göstermesine yol açtığını söylüyor.
Uyuyamıyorsanız yataktan çıkın
“Düşüncelerimizin düzensizce artış göstermesi ile faydasız birlik içerisinde olmaları uyku problemi yaşatabilme potansiyeline sahiptir” diyen Uzm. Klnk. Psk. Erdem, aynı zamanda hiçbir şey düşünmemek için zorlanılan bir zihnin de uykunun düşmanı olabileceğine dikkat çekiyor. Erdem, uyku sorunlarıyla başa çıkabilmek için şu önerilerde bulunuyor: “Öncelikle uyuyamıyorsanız yataktan çıkabilir, uyuduğunuz alandan uzaklaşabilirsiniz. Sizi sürekli düşünmeye iten şeyleri kağıda dökerek, müzik dinleyerek veya nefes egzersizleri yaparak zihninizi sakinleştirebilirsiniz. Düşündükçe rahatsızlık vermeyen, aksine rahatlatan ve uykuya teşvik eden çeşitli uğraşlardan sonra zihninize vücudunuz uykuya ihtiyaç duyduğu kabullendirilebilirsiniz. Çevresel faktörler uyku için uygun duruma getirildikten ve kaygıdan, sağlıksız düşünmeden, korkudan, aşırı heyecandan uzaklaşıp rahatladığınızda yatağınıza dönebilirsiniz.”