Dassault Systèmes’te Havacılık ve Savunma endüstrisine liderlik eden David Ziegler, yeni normale dair görüşlerini ve önerilerini açıkladı. Ziegler’e göre, tekrar faaliyete başlayan havayolları ve havaalanları, uçak kabininde hava akışı ve virüs yayılımını etkili bir şekilde simüle edebilir. Ayrıca sanal bir model üzerinde çalışarak güvenlik prosedürlerini yeniden tasarlayıp test edebilir.
Dünya COVID-19 salgınını aşmaya çabalarken, havacılık sektörü ekonomik toparlanma açısından hayati bir rol oynayacak. Bu sektörde yapacak çok iş var. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), 2020’deki toplam yolcu sayısının 2019’dan %48 düşük olacağını öngörüyor. Bir IATA anketine göre, yakın dönemde uçağa binenlerin %40’ı, tekrar uçağa binmeden önce virüsün kontrol altına alınmasından sonra en az altı ay geçmesini bekleyeceklerini söylüyor. Bu yolcuların güvenini kazanmak çok önemli olacak. Ancak sektör, hastalık yayılımını önleme konusunda zaten güçlü bir deneyime sahip; bu nedenle, havayolları, havaalanları ve uçak üreticilerinin halihazırda sıkı güvenlik protokolleri mevcut.
Hava kalitesini optimize etmek
Havaalanları, havayolları ve uçak üreticileri, sadece yolcuların konforunu sağlamak için değil, toksik madde ve mikropların yayılmasını önlemek için de hava kalitesine dikkat eder. Örneğin AIRBUS uçak kabinlerinde hava akışı, basınç, sıcaklık ve kalite sürekli takip edilir ve havanın tamamı üç dakikada bir yenilenir. Yüksek verimli hava partikül filtreleri (HEPA) sayesinde hava kalitesi, hastane ameliyathanelerindeki standartlara ulaşır; böylece mikroskobik bakteri ve virüs kadar küçük partiküllerin dahi %99,99’u temizlenir.
Hastalığın yayılmasını önlemek
Hava ulaşımı, ortaya çıkan bir pandemi tehdidini önlemek açısından kilit noktalardan biridir. Bu nedenle, IATA, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşlar hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla, sektör çalışanlarına yönelik düzenlemeler ve örnek uygulamalar geliştirmek için işbirliği yapıyor. Örneğin, uçak kabinlerinin dezenfekte edilmesi, rutin temizlik düzeninin parçasıdır ve riskleri en aza indirmek için üst üste dezenfektasyonlar gerçekleştirilir. Havaalanlarında dokunmatik ekranların, tırabzanların ve diğer sık kullanılan alanların temizliğini sağlayan ilave ekipler çalışıyor. Birçok havaalanı ayrıca, ateş veya semptomu olan kişilerin uçağa binmediğinden emin olmak için yolcuları tarıyor.
Güvenli faaliyet için önlem modelleri
Dijital hava akışı simülasyonları; havayolları ve havaalanları tarafından sosyal mesafe, maske takma veya yolcu akışını değiştirme gibi önlemlerin virüs yayılımıyla mücadeledeki etkinliğini ölçmek için sanal olasılık senaryolarında kullanılabilir. Bu teknolojiler son dönemde Çin’in Orta-Güney Mimari Tasarım Enstitüsü ile birlikte, Wuhan Hastanesi’nde Covid-19’un yayılmasıyla mücadele etmek için hava akışı ve virüs yayılımı simülasyonlarında kullanıldı.
Tekrar faaliyete başlayan havayolları ve havaalanları da, personel ve yolcuların güvenliği için benzer bir yaklaşım izleyebilir. Havayolları uçak kabininde hava akışı ve virüs yayılımını etkili bir şekilde simüle edebilir ve sanal bir model üzerinde çalışarak güvenlik prosedürlerini yeniden tasarlayıp test edebilir. Bunlara ek olarak prosedürlerin nasıl çalıştığını gösteren yüksek kaliteli videolar hazırlayarak tüm paydaşlarla etkili iletişim kurabilir ve yolcu güvenini artırabilirler.
Havaalanları ise aynı teknolojiyi, yolcu akışını optimize etmelerine ve güvenlik önlem ve prosedürlerinin etkinliğini test etmelerine yardımcı olacak simülasyon modelleri oluşturmada kullanabilir. Planlarını önce havalimanının sanal bir kopyasında test ederek kaynakları optimize edebilir ve sorunları en aza indirebilirler. Ayrıca, çalışanlara ve yolculara ortamın güvenli olduğunu gösteren videolar hazırlayabilirler.
Pandemiyi takip eden “yeni normal”de, tasarımdan kalkış ve uçuşa kadar uzanan her aşamada, yolcu güvenliğinin tesis edilmesi şart. Havacılık ekosistemindeki şirketlerin ortak gayretleri sayesinde, böylesi uçtan uca bir yaklaşım halihazırda uygulanıyor.